Pazar gecelerinin rekabet ortamı Samanyolu TV’nin önlenemeyen yükselişiyle ‘Küçük Gelin’i öne çıkarttı. Cumartesileri de ‘Şefkat Tepe’ ile zirveye oynayan kanalın başarı grafiği her geçen gün artarken diğer kanalların yenileri ne yazık ki kendilerinden beklenen performansı sergileyemiyor.

Her kanalın kendi yapımını izlettirmek için gayret sarf ettiği ortamda ATV’nin yeni komedisi ‘Cesur Hemşire’ de bir cesaret örneği olarak karşımızda.

Cesaret örneği çünkü töre ve gençlik dizilerinin halkı komediden daha çok çektiği gerçeğine aldırmadan ekranda yerini aldı. İlk haftasında da epeyce ilgi çekti. Ancak ne yazık ki bu başarılı sonuç kalıcı olmadı ve ikinci bölümünde düşüş başladı.

***
Oysa doktor-hemşire fantezisini her iki yakadan ele alarak sit-com kıvamında işleyen ‘Cesur Hemşire’nin daha da yükselmesini beklerdim. Neden mi?

Karikatürize ettiği mesleklerin zorlu yanlarını çok net ortaya koyuyor da onda. Hem de güldüre güldüre…
Sağlık çalışanlarının gerçek hayattaki vaziyetleri ortada… Siz bakmayın öyle doktor-hemşire romantizmine takılanlara ya da Allah’ın yürüttüğü kullardan olup şansı yaver giden azınlığın konforuna. Performanstı, zorunlu hizmetti, hastane yönetimiydi, çalışmayı kısıtlayıcı yasalardı, alet edevat yokluğuydu, hasta yakını şiddetiydi, proje hırsızlığıydı… Sağlıkçıların karşı karşıya olduğu pek çok olumsuzluk mevcut!

İşte ‘Cesur Hemşire’ tüm bunlara rağmen bu meslek dallarında yüz güldürecek bir açı yakalatmayı başardı.
Şimdilik TUS ve çalıntı proje olaylarına işaret eden senaryo eminim ilerleyen bölümlerde sırıta sırıta attığı oklarını daha çok hedefe fırlatacaktır.

Diyeceğim o ki, ‘Cesur Hemşire’ hem sektördekilerin sorunlarına birer ikişer dikkat çektiği, hem de eğlendirmeyi başardığı için hoşuma gitti. Ayrıca, erkek hemşirelere yani hemşirlere karşı ön yargıyı kıracak türden bir yapım olması da güzel. Hele aynı yerde çalışan karı-kocaların stresli ve kısıtlı davranış durumlarına, ilaveten iç güveysi olmanın ezikliğine işaret etmesi ayrı bir özellik. Bu dertlerden muzdarip o kadar çok evlilik var ki.

 
OYUNCULAR ÇOK KEYİFLİ

‘Cesur Hemşire’ Hakan Yılmaz’ın önceki işlerine benzer görünse bile burada üstüne basa basa açığa çıkartılan mesleklerin mevcut olması öykü kurulmasını daha kolaylaştırıyor. Yılmaz bundan önce berberliğe soyunmuş olsa bile o meslek, hastane-doktor-hemşire olguları kadar gelişime müsait değildi.

Aslında öykü bir yana, Hakan Yılmaz seyri keyifli bir oyuncu. ‘Yahşi Cazibe’den ‘Ali Ayşe’yi Seviyor’a yürüttüğü komedi çizgisi de kendini izlettiren ve güldüren nitelikte.

Melek yüzlü şeytanlığını göstermek için kolları sıvayan Ceyda yani Şebnem Bozoklu da fevkaladenin fevkinde.
‘Haneler’i anımsatırcasına karşımıza çıkan Fırat Doğruoğlu’nun Kenan K’sı… Kafayı çocukluğu ve eski eşleriyle bozarak, psikologların aslında tedaviye daha çok muhtaç kişiler olduğunu örnekleyen Çağlar Çorumlu’nun canlandırdığı Babür özellikli karakterler.

Enerji yoğuşmalı komşular da iyi düşünülmüş. Ruhi Sarı’nın Fadime^den karışık mafya tiplemesi dizinin aksiyonu için önemli. ‘Yaşayan ölüler’ kadrosu ise harika. Tabii hepsi de dozunda işlenmek kaydıyla.
Yani oyuncuların her birinin ayrı bir tat kattığı bu kombinasyonda tek zayıf kalanlar Cesur ile Ceyda’nın çocukları. Onları biraz daha aktif hale getirmek iyi olacaktır.

Şimdilik güzel bir konu seyri gösteren ve cesurca iğneler yapan ‘Cesur Hemşire’yle ilgili söyleyeceğim son söz; İlerleyen süreçte nasıl bir hal alır ve başkaları nasıl düşünür bilmem ama ben hoşlanarak izledim. Kimi sahnelerde gereksiz sündürmeler gözüme çarptı. Ama onları da, ‘Sit-com komediyi uzatmak kolay değil’ diyerek şimdilik bir kenara koydum.

 
Anibal GÜLEROĞLU

www.sinematur.com