‘İnsan sevdiklerinin kaçını kaybederse, o kadar defa ölür’
demiş yazar Syrus. Maalesef bu hakikati anlamak için kaybetmenin acısını tecrübe etmek gerekiyor çoğu zaman. Hiç kuşkusuz kaybetmenin farklı şekilleri mevcut. Ölüm bunların başını çekmekte. Öte yandan sevilen kişinin bizi terk etmesi, aile bireylerinin ruhsal kopukluklarla birbirlerinden uzaklaşması ve nihayetinde bir yakınımızın doğal olmayan biçimde ortadan yok olması-kaçırılması sonucu gelişen kayıplar… Ki, günümüzde böylesi kayıp vakaları hızla artmakta. Özellikle de çocuklar ve gençler çeşitli sebeplerle kaybolup tacize kurban gitmekte. Peki, bu artışı tetikleyen ne?

Öncelikle bir gerçeğin altını çizmekte fayda var. Modern yaşamın keşmekeşiyle gelişen ilgi yoksunluğu ve pek çok tuzağa zemin hazırlayabilecek potansiyeldeki teknolojik yenilikler ne yazık ki insanlığın kayıplarını artıran etkenler. Kişisel bilgisayarın ve internetin hayatımıza girmesiyle bizi sarmalayan sanal dünya ve mesajlaşmadan ibaret hale gelmeye başlayan iletişim şekli de bu etkenlerin yansımalarını gerçeğe dönüştürmekte.

Doğruluğun neredeyse sıfırlandığı, kötü amaçları olanların cirit attığı sosyal medya ortamında oluşan paylaşımlar bu açıdan fazlasıyla önem kazanmakta. Her geçen gün bir yenisi eklenen paylaşım ortamları çocukların ve ergenlerin kolayca tuzağa düşürülmesine, kayıplar yaşanmasına olanak sağlamakta. Dolayısıyla bu konunun sıkça irdelenmesi ve görsellerle gündemde tutulması çok önemli! Nitekim bu doğrultuda sinema dünyasında da farklı kurgular mevcut. Dikkatle izlenmesi gereken KAYIP ARANIYOR/SEARCHING de vizyondaki örneği!


BİLGİSAYAR DÜNYASI ÖLÜMCÜL OLABİLİR

Üç kişilik bir ailenin bilgisayarda oturum açmasıyla ‘Başlat’ komutunu alan ‘Kayıp Aranıyor’ filmi, öykünün tamamını bilgisayar üzerinden seyirciye aktarmayı tercih eden bir yapım. Böylece hem sıra dışı bir çekime imza atılmış, hem de Aneesh Chaganty, Sev Ohanian’a ait senaryonun gerçekçi yönü öne çıkartılarak etkileyiciliği artırılmış oluyor.
Ayakları yere basan senaryosunu başarılı bir yönetmenlikle yaşamın gerçekleriyle özdeşleştiren yapımda oyuncuların performansı da gerçekçi kurgunun hakkını veren türden. Ters köşelerle sürükleyici hale getirilen içeriğin bize anlattıklarına gelince… Bu noktada kurgunun verdiği mesajları daha net ortaya koyabilmek için konusunu kısaca özetlemekte fayda var.


Kim ailesinin yıllara yayılı mutluluklarını bilgisayar kayıtları üstünden aktararak başlayan hikâye günümüz insanının teknolojik bağımlılığını her açıdan yansıtarak David, Karısı Margot ve kızı Sara ile tanıştırıyor bizi. Mutlu bir hayat süren Kim ailesinin öyküsündeki kırılma noktası olarak kanseri karşımıza çıkartan akışın devamı da yine bilgisayar ekranından mesajlaşmalarla, görüşmelerle sürdürülen ilişki düzeninde geliyor. Sonrasıysa bir gece vakti Sara tarafından yapılan aramaların cevapsız kalması ve küçük kızın aniden ortadan kaybolması… İşte bu aşamada bilgisayar ortamından ‘Kayıp Aranıyor’ olayı giriyor devreye ve baba David’in dijital dünyadaki dedektifliği de tüm ilgi çekiciliği, yol göstericiliğiyle akışa ağırlığını koyuyor. David’in, kızının bilgisayarını kurcalamasıyla birtakım bilgilere erişmesinin yanı sıra yerel polisin de işe karışmasıyla yaşanan gelişmelerin devamını filmin izlenmesine bırakarak yapımdan çıkartılması gereken mesajlara geçecek olursak…


‘Kayıp Aranıyor’
un seyircisine verdiği öncelikli mesaj, yeni nesil yaşam tarzında aile içi ilişkiler de dâhil olmak üzere insanlar arasındaki tüm iletişimin bilgisayar-internet ortamında sıkışıp kaldığı… Dolayısıyla tensel-duygusal yakınlaşmanın ve kişilerin birbirlerini gerçekten anlamalarının ötelendiği gerçeği üstüne.

Seyircisini dijital dünyanın sahte ve yalanla dolu ortamına çekmeyi hedefleyen yapımın önemli mesajlarından biri de, sosyal medyadaki arkadaşlıkların sahteliği üstüne olmakta. Nasıl ki, çeşitli platformlarda edinilen takipçiler ve yüksek rakamlı arkadaşlıklara karşın ‘gerçek arkadaş’ olgusunun dibe vurduğu hakikati Sara’nın hesaplarını kurcalayan ve kızının buralardaki arkadaşlarının hiçbirinin gerçekte kızını tanımadığını gören David tarafından çok güzel ortaya konmakta.


İş hayatının ve aile ilişkilerinin görüntülü konuşmalarla yürütülmesi modasına da eleştirel vurgu yapan mahiyette yürütülen filmde, ana temanın ayrıca sosyal medya ortamlarında kurulan bağların ne denli tehlikeli olabileceği gerçeği üstünden yürütülmesiyse hayli kayda değer. Zira yaşanan kayıp olayının gidişatı, bize benzeri durumların gerçek hayatta sıkça yaşandığını hatırlatmakta.

Sürpriz finaliyle bir yandan sosyal medyada tanışılan kişilerin sözlerine ve kimliklerine inanmamak gerektiğini anlatan içerik, bir yandan da gerçek insanların görünen yüzlerine kanmamak lazım demekte. İlaveten gerçek insanların yaşadığı acılara yorumlar getirme ve bu olaylara dair beyanlarla tıklama kapma yapaylığı da eleştirilmekte.

Bilgisayar ortamında nasıl iz sürülebileceğinin detaylarını açık seçik gösteren ve kimi zaman en yakın aile fertlerinin bile çocuklarımızın kötü alışkanlıklar edinmesine yardımcı olabileceği hakikatini ele alan yapımda tüm bunların dışında ebeveynlerin çocuklarının iç dünyasını anlamak için daha çok çaba harcamalarının, onlarla konuşmalarının ne denli önemli olduğu da vurgulanmakta. Çocukların dostluğu-arkadaşlığı dışarıda aramaması için sadece okul ve günlük ihtiyaçlarını gideren para makinesi gibi davranmamaları gerektiği işaret edilmekte.


NİHAYETİNDE;
Ebeveynlerin, çocuklarının ufak tefek suçlarını hoş görmeleri, bunların üstünü kapamaları durumunda ileride daha büyük ve hayati hatalara zemin hazırlayacakları uyarısını da yapan ‘Kayıp Aranıyor’, teknolojik gelişmeleri insani ilişkilere tercih etmemek gerektiğinin altını çizen… Bilgisayar dünyasına gereğinden fazla dalmanın yanlışlığını bilgisayar ortamı üstünden aktarırken ‘Sömürüye-istismara-tacize fazlaca müsait olan bilgisayar dünyası ölümcül olabilir. Dikkat’ diyen… Hepimizin bildiği, düşündüğü ama çoğu zaman öteleyip geçtiği gerçekleri akıcı ve basit anlatımlı görselliğe dökerek beynimize işleyen başarılı bir çalışma.

Herkese ve de özellikle gençlere tavsiye edilir.

Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal