Doğu Türkistan'dan son günlerde gelen haberler İslam dünyasının yine canını acıttı. 18 Haziran tarihinde Kaşgar Belediyesine bağlı 18. okulun 2. sınıfında okuyan 8 yaşındaki Doğu Türkistanlı Müslüman kız, Çin polisi tarafından tecavüze uğradı. Polis tecavüz ettikten sonra kız çocuğunu boğarak öldürdü. Ardından da bir sokağa terk etti. Polis halen görevine devam ediyor.
Bu olayın ardından çıkan çatışmalarda 50’den fazla Uygurlu kardeşimiz şehit oldu. Bildiğim kadarıyla Doğu Türkistanlı Müslümanlar ile Çin polisi arasında çatışmalar devam ediyor. Bildiğim kadarıyla diyorum çünkü Çin haber alınması en zor ülkelerden birisi. Sosyal medyaya koyduğu engellemeler ve haber alma kaynaklarının çok az olması nedeniyle – bu az kaynaklar da devlet tarafından zaten kontrol altında, istediğiniz haberi istediğiniz gibi yayamıyorsunuz – olan bitenden haberinizin olması çok zor.
Aslında bu daha önce benzerlerini çok duyduğumuz bir haber. Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz yaklaşık 70 yıldır kendi toplarlarında Çin’in zulmü ve işkenceleri altında sürgün hayatı yaşıyorlar.
Uygur Türkleri evlerinden zorla alınıp götürülüyor ve uluslararası kanunlara aykırı şekilde toplu olarak idam ediliyorlar.  Geçtiğimiz yıllarda 196'sı açık 600 tanesi gizli olmak üzere toplam 796 Uygur Türkü, hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadan, savunmalarını yapmalarına dahi izin verilmeden idam edildiler. 2009 yılının Temmuz ayında bir gecede 10 bin Müslüman Uygur Türkü kayboldu.
Halen akıbetlerinin ne olduğu bilinmeyen binlerce Uygur Türkü vardır. 100 bin kızkardeşimiz evlerinden zorla alınıp götürüldüler. Bu kızkardeşlerimiz ölüm tehdidiyle gayrimeşru ilişkiye zorlandılar. Çin yönetimi, evlerinden zorla alınıp götürülen 100 bin Uygur Türkü kızkardeşimizin nereye götürüldüğünü açıklamadı bile ve hemen hemen tamamından bir daha da haber alınamadı.
Yıllardır gençler sebepsiz yere tutuklanıyorlar, rejime karşı oldukları iddiası ile idama mahkum edilerek kurşuna dizililiyorlar, Müslümanların ibadetlerini topluca yapmaları engelleniyor, kazançları acımasız vergilerle ellerinden alınarak, halk açlık tehlikesiyle ölümün eşiğinde yaşıyor, yanıbaşlarında yapılan nükleer denemelerle ölümcül hastalıklara yakalanıyorlar. Sadece ay yıldızlı tişört giydikleri için bile göz altına alınıp ağır işkence gören kardeşlerimiz var.

Çin’in İslam Düşmanlığı
Çin'in, Doğu Türkistan'daki halka uyguladığı bu zulmün en önemli nedenlerinden biri halkın Müslüman olması. Çünkü Çin, bölge üzerindeki hakimiyetini kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak halkın İslami kimliğini gösteriyor.
 
Halkı dininden vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yöntemini kullanan Çin şovenizmi en fanatik dönemini komünist liderleri Mao'nun 1966-1976 yılları arasında uygulattığı Kültür Devrimi esnasında yaşadı. Camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kuran kursları kapatıldı ve bölgeye yerleştirilen Çinliler özellikle Müslümanları taciz etmek için domuz beslemeye başladılar. Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Ayrıca bütün iletişim araçları vasıtasıyla insanların dinden soğutulmaları için yoğun çaba harcandı. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri ise tamamen yasaklandı. Buna rağmen halkın İslami kimliği yok edilemedi.
 
Ancak oradaki kardeşlerimiz çok zor durumda. Çin sürekli çeşitli bahaneler uydurarak Müslümanlara zulmetmeye devam ediyor.  
 
Çin'in bu baskı ve zulüm politikasına son vermesi ve Doğu Türkistan'daki Müslüman kardeşlerimizin güvenliğe kavuşması için acil olarak Müslümanların birleşmesi ve  İslam Birliği'nin kurulması gerekiyor. İslam Birliği'nin kurulması hem Doğu Türkistan'ın hem de zulmün devam ettiği diğer Müslüman ülkelerin kurtuluşu olacak.  İslam Birliği, bir sevgi birliğidir, muhabbet birliğidir, gönül birliğidir. Bu birliğin temeli, sevgi, fedakarlık, yardımseverlik, merhamet, hoşgörü, anlayış ve uzlaşıdır. Ayrıca insana saygı, sanatta, bilimde ve teknolojide en yüksek noktaya ulaşmak birliğin hedefidir. Birliğin kurulmasıyla, sadece Türk toplumları ve Müslümanlar değil, tüm dünya aydınlığa kavuşacaktır.
 
İslam Birliği'nin olduğu bir dünyada, Çin'in uluslararası hukuku tanımadan, böylesine acımasız uygulamalar yapması mümkün olmayacaktır.

Birlik, İslam ahlakının özünde vardır. Yüce Allah Kuran’da “... Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73) ayetiyle yeryüzünde bozgunculuğun son bulması için iman edenlerin birbirleriyle dost olmaları, ittifak etmeleri, birlik ve beraberlik içinde olmaları gerektiğini bildirmiştir. Tüm Müslümanlar bu emre uymakla yükümlüdür. İslam dünyasının bu birliği istemesi lazımdır. Açıktır ki birlik istemeyen ayrılık istiyor demektir ve ayrılığın Türk İslam dünyasına hiçbir faydası yoktur. Müslümanların gücü, kuvveti ve menfaati birliktedir.


Didem RAHVANCI
[email protected]