‘Dünya hissedenler için bir trajedi, ama düşünenler için bir komedidir’ demiş sanat tarihçisi Horace Walpole. Bu durumda hem hissedip hem düşünenler için de trajikomedi oluyor herhalde.

Öte yandan düşünmeden ve hissetmeden yaşamı izleyenlerin varlığını da unutmamak lazım. Hayatın gerçeklerinde hiç sıkıntıya düşmeden yol almada en akılcısı bu mudur bilemem ama… Kurgular dünyasında hislerin, düşüncelerin ve dahi mantığın çoğu zaman ötelendiği bir gerçek. Bundan dolayıdır ki kurguların çoğu klişe öykü ve karakterleri kullanmakta sakınca görmemekte. Böylece ‘yeni’ sıfatıyla ortaya çıkartılanlar, eskilerin tekrarı olmaktan öteye geçememekte.

Nasıl ki, bu sezonun yenilerine baktığımızda da aşağı yukarı aynı tabloyla karşılaşıyoruz daha ilk andan. Nitekim Show TV’nin yenilerinden olan ‘İçimizden Biri’ kurgu dünyasındaki ‘Eskilerden yeni türetme’ merakına çok net bir örnek. Dahası komedi türünü seçen dizilerin içeriklerini ‘Yabancı’ merakına dayandırma alışkanlığını da ziyadesiyle yansıtmakta. Peki, bu meraktan doğan tablonun yansıması nasıl? Eğrisiyle doğrusuyla bakalım…
 
‘İÇİMİZDEN BİRİ’ UZUN SOLUKLU OLUR MU?

Ekranda komediye soyunup da uzun süre ayakta kalabilmenin güçlüğüne pek çok kez dile getirmişimdir. Zira kayda değer komedi üretmenin dramdan daha zor olduğu gerçeği bir yana… İzleyiciyi her hafta neredeyse bir film uzunluğundaki bölümlerle güldürmeyi sağlayacak içerik bulmak hiç de kolay değil. Dolayısıyla özellikle yeni sezon dizileriyle yarışa tutuşmaya niyetlenen komedilerin işi sıkı tutması gerekiyor. Öte yandan dizicilerimizin mizah üretme mantığının sürekli kendini tekrarlayan işlerden öteye geçemediği de malum.

Hal böyleyken kendini tekrarlayan komediler kanadından sezon yarışına katılan ‘İçimizden Biri’nin uzun soluklu olma hususunu değerlendirecek olursak…

Öncelikle dikkatimizin yoğunlaştığı nokta oyuncu performansları olmakta. Neden derseniz… Bu tür işlerin çoğunda uzun solukluluğu sağlayan baş etken, canlandırmanın gücü de ondan! Daha net ifadeyle mizahtaki ve karakterlerdeki klişeleri izleyiciye hissettirmeden aktarabilmek, kendini tekrarlayan komedi mantığının en önemli dayanağı niteliğinde.

Nitekim, yedi yıl süren büyük kıtlıkta Sultan Abdülmecid’in İrlanda’ya yardım yollamasına vurgu babında İrlandalı yapılan, yabancı damat Adam’ı canlandıran Bora Akkaş dizideki cümle klişeleri görünmez kılıp izleyeni güldürmeyi başaran bir performansla çıktı karşımıza. Her sahnesinde, içeriği ve mantığı sorgulatmak yerine, gülmeye odaklandırabildi bizi. Mesela Havva’nın evinde dolaptan çıkma sahnesinde çok iyiydi. Bu meyanda Havva karakterindeki Özge Yağız ile güzel bir tablo oluşturduklarını da söylemekte fayda var.
Keza Derya Alabora, Mustafa Avkıran, Renan Bilek, Benian Dönmez, Asuman Dabak gibi yılların deneyimine sahip oyuncular başta olmak üzere tüm kadro bildik bir konuyu ve klişeleri sıkılmadan izletme noktasında oldukça başarılıydı. Aralarındaki uyum da ekibin mükemmelliğini gösteriyor zaten.

İşin senaryo ayağına gelince…

2004 yılında Kanal D ekranında yer alıp Türk kızıyla Yunan gencin evliliğe uzanan aşklarını aile çatışmacılığıyla harmanlayıp üç sezon boyunca anlatmayı başaran ‘Yabancı Damat’ın içerik mantığıyla paralellik gösterirken, ondaki dram ağırlığını komediye çeviren… Ve bu doğrultuda bir bakıma ‘Yabancı Gelin’in mizah anlayışıyla örtüşen ‘İçimizden Biri’nin senaryosu ortada. Zayıf değil ama ekrana çıkan pek çok yapımda olduğu gibi temelde yenilik taşımadığı da bir gerçek. Lakin Gürbüz-Hulusi ikilisinin varlığı misali dizinin senaryosunu renklendiren mizahi özgünlükler dezavantaj sayılabilecek bu gerçeği kolayca ötelemekte. Dahası kendi komedi gerçekliğini kurmayı başaran senaryonun aksiyon enerjisi de sıkılmadan izlenmeyi sağlayan türden. Bu da izleyiciye pozitif bir yansıma oluyor haliyle.

Peki tüm bu detaylar ‘İçimizden Biri’nin Pazar kuşağında ilk ondaki yerini sürekli kılmaya ve ekran ömrünün uzun soluklu olmasına yeter mi?

İşte bu noktada ekrana dönecek olan ‘Teşkilat’ın ve diğer kanalların Pazar kuşağına koyacakları yapımların gücü giriyor devreye. Tabii bir de izleyicinin komediden ziyade drama yönelik tercih alışkanlığı var hesapta.

Halihazırda şiddetin ve törelerin ağır bastığı içerikler cephesinden yarışa katılarak mevcut Pazar dizileri arasında başı çeken ‘Uzak Şehrin Masalı’ ile ‘İkimizin Sırrı’nın gerisinde kalan dizi, izleyicideki dram sevdasına karşı nereye kadar direnebilir ki? Anlayacağınız yabancı damat komedisini başlangıç itibariyle gayet güzel sergileyen ‘İçimizden Biri’nin işi hiç kolay olmayacak ilerleyen süreçte.

 
SONUÇTA; Süreç Film imzalı ‘İçimizden Biri’, mantıksızlıklara odaklanmak yerine, düşünmeden gülmeye yönlendiren… Keyifli vakit geçirterek dram ağırlıklı dizilerin ve yaşamın kaygısından bir nebze uzaklaşmayı sağlayan… Komedinin ‘Yabancı damat’ merakını kendi üslubuyla bir kez daha ekrana taşıyan… İzleyiciyi kulak tırmalayan şivelere maruz bırakmayan… Ve cıvıl cıvıl renklilikteki atmosferiyle ‘Tam yaz dizisi olacak özellikteymiş’ dedirterek sezonun ağır topları karşısında ezilebileceğini düşündüren bir yapım.
Ekranların şiddet ve kabadayılıkla kararan dizi çehresinde bir parça gülüş olarak yerini alan ‘İçimizden Biri’nin reyting savaşlarında yenik düşmeyip uzun soluklu olması temennisiyle… Bu zorlu mücadelede bol şans.

Son söz sevilen romanların yaratıcısı Jasper Fforde’dan gelsin… ‘Komedi, oldukça neşeli görünmekle birlikte oldukça tehlikeli olan türlerden biri’.
 
Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal