YÖNETMEN CEDRIC JIMENEZ’LE RÖPORTAJ

Bu filmle ilk bağlantınız nasıl oluştu?
Gaetan Zampa’nın hikâyesi beni her zaman çok etkilemiştir. Gerçek hikayesine göre Zampa acımasız bir mafya babası gibi görünmesine rağmen oldukça duygusal da bir adamdır. Bu bende aksiyon dolu ama aynı zamanda da dramatik sahneleri olan bir film yapmaya teşvik etti.
Zampa’nın hikâyesine kendinizi yakın hissetiniz mi?
Babamın Marsilya’da restaurantı vardı., dolayısıyla haraç kesen ve başımıza bela olan insanlara oldukça alışığız. Bu ortamlarda büyüdüm. Pierre Martin’in suikaste kurban gittiği günü de gün gibi hatırlıyorum, bütün bir şehir bunu konuşuyordu. Bu bilgilerimi ve Marsilya’nın hikayesini tüm dünyaya anlatmak istedim.
JEAN DUJARDIN’LE RÖPORTAJ

Senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz?
Açıkcası elimden bırakamadım. Senaryonun yazılışına, olayların kurgulanmasına hayran kaldım. Aynı zamanda da Pierre Micheal’den çok etkilendim. Daha sonra da Cedric Jimenez’le tanıştım ve hikayenin bu kadar içine girmiş olması beni çok etkiledi. Ayrıca kendisi sette oyuncuları fazlasıyla özgür bırakan bir yönetmen, dolayısıyla da kendisiyle çalışmak çok keyifliydi.
İlk defa gerçekten yaşamış bir karakteri canlandırdınız. Bu kariyerinizde bir dönüm noktasıydı diyebilir miyiz?
Her yeni film ve yeni karakter yeni bir oluşum getirir. Ben her yaşadığım tecrübeden daha da tecrübeli çıkıyorum. Gelen tekliflerle her defasında başka tecrübe yaşıyorum. İşler yolunda gitmediğinde kendi kendime diyorum ki “Egonu bir tarafa bırak ve bununda üstesinden gel”. Her zaman işime yaradı ve başaramadığım, altından kalkamadığım rollerin olmasını engelledi.